16 Şubat 2012 Perşembe

Bende bıraktığın o derin boşluk dolmuyor çünkü.

Bazen özlüyorum seni. Seni buluyorum bir şeylerde. Şarkılarda, romanlarda, şiirlerde. Hatırlayıp özlüyorum işte. Sense kim olduğumu bile unuttun belki. Sesimi unuttun. Hayallerimizi unuttun. O çok sevdiğin dudaklarımı unuttun. Mesajlarımızı unuttun. Bana verdiğin sözleri, sana ettiğim yeminleri unuttun.
Sustun sonra, hep sustun. Başkalarında aradın beni. Hep sarışınları severdin sen, benden sonra esmerlerle sevgili oldun. Anladım ki beni arıyorsun onlarda. Ama benim her şeye göz yummamı, kibarlığımı ve en çokta sana duyduğum sınırsız aşkı bulamadın onlarda. Ne yazık ki, benim sana gösteremediğim sadıklığı buldun. Aldattın hepsini, canlarını yaktın. Bana dönmen için yalvarırken sana, sen beni unutmak için her yolu denedin. Unuttun da. 
Aylar geçti aradan.
Biri çıktı karşıma. İsimleriniz bile benziyordu. O’nun her şeyini sevdim. Oturuşunu, yürüyüşünü, sesini, yüzünü… Hepsini ezberledim. Yürürken hafif yana yalpalıyordu, kızdığında tek kaşını yukarı kaldırıyordu. Parmakları inceliyordu parmak uçlarına doğru. 
Sevdim onu belki ama sana duyduğum bağlılık hissi geçmedi hiç. Gerçi o sevmedi beni, ben onu ezberledim ama o beni tanımadı bile. 
Hâla neden sana yazıyorum, neden bu yazılarım ona değil bilmiyorum. Kimi sevdiğimi bilmiyorum. Bilsem ne değişecek ki, beni sevmeyen, istemeyen iki kişi arasında gidip geliyorum sadece.
Ama bir farkınız var. O nasıl onu sevdiğimi anladığında beni üzmemeye çalıştıysa, sen beni unuttuğun an da bana bir o kadar kötü davrandın. Onda ki kibarlıktan sende eser yoktu.
Özlüyorum, bütün beni senden nefret ettirecek özelliklerine rağmen özlüyorum sana ait hissetmeyi. Bende bıraktığın o derin boşluk dolmuyor çünkü.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder