22 Şubat 2012 Çarşamba

Dur, gitme. Gözyaşlarına kıyamam ki ben senin.

- Biliyorum beni sevmiyorsun. Belki çirkin buluyorsun beni. Belki davranışlarımı sevmiyorsun. Hakkımda çıkan yersiz dedikoduları sevmiyorsun. Belki de tanımıyorsun beni, tanısan seveceksin. Belki ses tonumu sevmiyorsun, belki arkadaşlarımı, belki de tahmin edemediğim başka özelliklerim soğutuyordur. Bilmiyorum. 
Yine de arkamdan konuşma hakkını buluyorsun kendinde. Dalga geçiyorsun benimle. Birileri hakkımda komik bir şey söylediğinde onaylıyorsun. Canımı ne kadar yaktığının, beni ne kadar ağlattığının farkında değilsin belki.
Sonra bakıyorsun bana, bir bakışınla mahvediyorsun gündüzümü, gecemi. Tam soğumaya başlamışken “Bana baktı lan bana baktı ühüü..” oluyorum, yanımdan geçerken “Allaam kokuya bak kokuya ıhıhı” oluyorum.
Delirtiyorsun galiba beni günden güne.
Sonra üzgün bir durum paylaşıyorum bir site de. 5 harfle yüreğimi ağzıma getiriyor, arkadaşlarıma “LAN BANA NABER YAZDIII” diye bir sürü mesaj atmamı sağlıyorsun.
Mutsuz olduğumu bile bile nasıl olduğumu sormak hoşuna gidiyor sanırım.
Bir gülücükle konuşmayı bitiriyorsun, tüm hafta “bana gülücük attıııı” diye ortalıklarda dolanmama sebep oluyorsun…
Ama sevmiyorsun işte. Neden bunu yapıyorsun bana? Biliyorum fazla konuştum. Gidiyorum işte. Hoşça kal. Umarım ben yokken çok mutlu olursun,zaten hiç olmadım ki. Hep mutluydun.
Hayatına girip egonu tatmin etmekten başka bir işe yaramadığım için üzgünüm.
+ Dur… Gitme. Hep sev beni. Gözyaşlarına kıyamam ki ben senin..
____________________
*Son cümle hayal ürünüdür.

18 Şubat 2012 Cumartesi

Kürk Mantolu Madonna.

  • İnsanlar, birbirlerini tanımanın ne kadar güç olduğunu bildikleri için, körler gibi rastgele dolaşıp, çarpıştıkça birbirlerinin mevcudiyetinden haberdar olmayı tercih ediyorlar.
  • Aşk, bizim tahlil edemediğimiz öyle bir histir ki, nereden geldiğini bilmediğimiz gibi günün birinde nereye kaçıp gittiğini de bilmeyiz.
  • “Benim beklediğim aşk başka!” dedi. “O, bütün mantıkların dışında, tarifi imkansız ve mahiyeti bilinmeyen bir şey. Sevmek ve hoşlanmak başka, istemek, bütün ruhuyla istemek, her şeyiyle istemek başka… Aşk bence bu istemektir. Mukavemet edilemez bir istemek!”
  • “Bir kadının bize her şeyini verdiğini zannettiğimiz anda onun hakikatte bize hiçbir şey vermiş olmadığını görmek, bize en yakın olduğunu sandığımız sırada bizden, bütün mesafelerin ötesindeymiş kadar uzak bulunduğunu kabule mecbur olmak acı bir şey.”
  • Bu insanlar dünyada nasıl yaşamak lazımsa öyle yaşıyorlar, vazifelerini yapıyorlar, hayata bir şey ilave ediyorlardı. Ben neydim?
  • Uzun uzun konuşacak ne vardı? Hepsi aynı neticeye varacak değil miydi?
  • “Anladım ki, hayatımdan o kadın çıktıktan sonra, her şey hakikiliğini kaybetmiş; ben onunla beraber, belki de daha evvel ölmüştüm.”
Hiç tahmin etmediğim bir şekilde beni alıp çok uzaklara götüren, aşkın aslında ne olduğunu öğrenmemi sağlayan, sonunda hüngür hüngür ağlatan bir kitap bu. Kendine aşık eden bir kitap aslında. 

16 Şubat 2012 Perşembe

Bende bıraktığın o derin boşluk dolmuyor çünkü.

Bazen özlüyorum seni. Seni buluyorum bir şeylerde. Şarkılarda, romanlarda, şiirlerde. Hatırlayıp özlüyorum işte. Sense kim olduğumu bile unuttun belki. Sesimi unuttun. Hayallerimizi unuttun. O çok sevdiğin dudaklarımı unuttun. Mesajlarımızı unuttun. Bana verdiğin sözleri, sana ettiğim yeminleri unuttun.
Sustun sonra, hep sustun. Başkalarında aradın beni. Hep sarışınları severdin sen, benden sonra esmerlerle sevgili oldun. Anladım ki beni arıyorsun onlarda. Ama benim her şeye göz yummamı, kibarlığımı ve en çokta sana duyduğum sınırsız aşkı bulamadın onlarda. Ne yazık ki, benim sana gösteremediğim sadıklığı buldun. Aldattın hepsini, canlarını yaktın. Bana dönmen için yalvarırken sana, sen beni unutmak için her yolu denedin. Unuttun da. 
Aylar geçti aradan.
Biri çıktı karşıma. İsimleriniz bile benziyordu. O’nun her şeyini sevdim. Oturuşunu, yürüyüşünü, sesini, yüzünü… Hepsini ezberledim. Yürürken hafif yana yalpalıyordu, kızdığında tek kaşını yukarı kaldırıyordu. Parmakları inceliyordu parmak uçlarına doğru. 
Sevdim onu belki ama sana duyduğum bağlılık hissi geçmedi hiç. Gerçi o sevmedi beni, ben onu ezberledim ama o beni tanımadı bile. 
Hâla neden sana yazıyorum, neden bu yazılarım ona değil bilmiyorum. Kimi sevdiğimi bilmiyorum. Bilsem ne değişecek ki, beni sevmeyen, istemeyen iki kişi arasında gidip geliyorum sadece.
Ama bir farkınız var. O nasıl onu sevdiğimi anladığında beni üzmemeye çalıştıysa, sen beni unuttuğun an da bana bir o kadar kötü davrandın. Onda ki kibarlıktan sende eser yoktu.
Özlüyorum, bütün beni senden nefret ettirecek özelliklerine rağmen özlüyorum sana ait hissetmeyi. Bende bıraktığın o derin boşluk dolmuyor çünkü.